caçh’vi (isim) zincir (özellikle ocaklarda yukarıdan sarkan zincir)
came (isim) cami
camikg’ari (isim) cami kapısı, cami etrafı Örnek: Kh’alkh’ma camikg’ar meykğ’aren: Halk camide (etrafında) toplandı.
cami (isim) cam Örnek: Arabis cami gatd’ekh’a: Arabanın camını kırdı.
cancloba (fiil) ayrılamamak, oyalanmak Örnek: Ecancaleba da ari!: Oyalanıp duruyor!
cangi (isim) pas
cangiyani (sıfat) paslı
cangva (isim) paslanma
cani (isim) kuvvet, sağlık, sıhhat
canyani (sıfat) sağlıklı, sıhhatli, güçlü, sağlam
cari (isim) ordu
cariskats’i (isim) asker
cavreba (fiil) küsmek, küstürmek
cavri (isim) umursama
cedahi (isim) cadde Örnek: Cedahze ori kats'i devnakh'e: Caddede iki adam gördüm.
ceketi (isim) ceket
celepçoba (isim) celepçilik (hayvan alım satımı)
celepi, celepçi (isim) celep (hayvan alıp satan)
cemağeti (isim): cemaat, topluluk
cepa (isim) cefa, sıkıntı
cer (zarf) henüz, (ert cer) defa, kez, daha
cera (isim) yalak, ağaçtan oyma kap
ceryani (isim) (elektrik) cereyanı
cğabna (fiil) acele ve dikkatsizce yazmak, karalamak
cibgiri (isim) yankesici
cigeri (isim) ciğer
ciki (isim) laf anlamaz, söz dinlemez
cikva (fiil) dürtmek
cikğ’vi (isim)
cimri (sıfat) cimri
cincili (isim) uğraşma, karıştırma, rahatsız etme Örnek: Cincili ukğ’vars: Uğraşmayı seviyor
cincva (fiil) uğraşmak, karıştırmak, rahatsız etmek Örnek: Bevr nu ucicinep: Çok uğraşma
cipe (isim) cep
cirekg’i (isim) kesilmiş ağaç parçası
cmeli (isim-kaba konuşma) bok, dışkı
cobna (fiil) üstün olmak, ilerde olmak, tercih edilmek
cokh’i (isim) kalın değnek, asa, sopa
cori (isim) katır, katıra yönelik hitap
cuca (sıfat) bodur, kısa boylu, cüce
--------------------
Ali Arslan