Ana sayfa

Kültür&Edebiyat

Düşünce&Yorum

Haber&Kritik

Linkler

Sizden Gelenler

Ziyaretçi Defteri

Müzik

Forum

Dosyalar

Video

Üyeler

English qarTuli

İletişim
Bugün : 3 Mayıs 2024   
 
 
Forumdaki Son cevaplar : Anayasalara Göre Türk Kavramı..(admin) Gürcü Kavramı..(-) Tarihi ve Sosyolojik Olarak Türk Kavramı..(-) Lozan Andlaşmasına Göre Azınlık ve Türk ..(admin) Yeni Osmanlıcılık ve Acaristan..(-) Cami-Kilise Onarım Anlaşması ve Kartvel ..(-) Sarı Gelin, Gürcü Kralının Kızı..(-) Artvinin Rus, İngiliz ve Kartvel İşgalin..(artvinli) E Harfi..(-) D Harfi..(-)
Giris Yapınız veya Hala üye değil misiniz ?
Kullanıcı Adı : Şifre : Hatırla :

      [ GAMARCOBA.COMForum ] [ Diğer Tarihi Bilgiler ] [ Misak-ı Milli ve Batum ]           
artvinli
[Forum Yöneticisi]



MSN : Yazmamiş
Yaş : 44
Mesaj sayısı : 23
Giriş sayısı : 42

ATATÜRK, MİSAK-I MİLLÎ VE DIŞ TÜRKLER (*)Prof Dr. Nuri KÖSTÜKLÜ(**)

 Türk İstiklal Savaşı'nın ana hedefi olan ve daha sonraki Atatürk döneminde de Türk dış politikasının ruhunu oluşturan "Misak-ı Millî" önce Erzurum ve Sivas Kongrelerinde kabul edilip şekillendikten sonra 28 Ocak 1920'de Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nda oy birliği ile kabul edilmiş idi.

Altı maddeden oluşan bu kısa fakat fevkalâde önemli belgenin dış politika ile ilgili hükümleri genel hatları ile şöyle idi :

Madde 1: Osmanlı İslam çoğunluğu ile meskun yerler ayrılmaz bir bütün teşkil etmektedir. Bu hattın dışında kalan ve mütâreke sırasında düşman ordularının işgâli altında kalan kısımların alın yazısı yine halkının serbest oyu ile tespit edilecektir.

Madde 2 : Daha önce halkın serbest oyu ile ana vatana katılmayı kabul etmiş bulunan Elviye-i Selase (Kars, Ardahan, Batum) için gerekirse tekrar serbestçe halkın oylarına başvurulması kabul edilecektir.

Madde 3 : Batı Trakya'nın, Paşaeli'nin hukukî stratüsü de bu bölge halkının oyu ile tespit edilmelidir.

Madde 4 : Hükûmet ve hilâfet merkezi olan İstanbul şehri ile Marmara denizinin güvenliği her türlü tehlikeden korunmuş olmalıdır. Bu esas saklı kalmak kaydıyla, boğazların dünya ticaret ve ulaştırmasına açılması hakkında bizimle öteki bütün ilgili devletlerin ortaklaşa verecekleri karar muteber sayılacaktır.

Madde 5 : Müttefik devletler ile düşmanlar arasında yapılan antlaşmalar gereğince azınlıkların hakları civar ülkelerde bulunan Müslüman halkın da aynı haklardan faydalanması şartıyla tarafımızdan korunacaktır.(1)

Şimdi, genel hatları ile ortaya konulan ve Türk milletinin en tabii hakkı olan bu hedeflerin gerçekleştirilmesine yönelik Atatürk'ün fikir ve icraatlarını, bu çerçevede milli dış politika hedeflerini tamamiyle elgelerin ışığı altında tespite çalışalım.

Daha, Büyük Millet Meclisi'nin açılışının ikinci gününde 24 Nisan'da Mustafa Kemal Paşa, Misak-ı Millî'de ifade edilmek istenen Türkiye'nin sınırlarını ve buna yönelik Ankara Hükümeti'nin dış politikasını açık ve net bir şekilde ifade etmiştir. O, daha önce Erzurum Kongresi'nde alınan kararları hatırlattıktan sonra şöyle dedi: "Efendiler...İşte bu kongre bu hududu çizmiştir. Bir hudud-u millî çizmiştir. Bu hudud-u milliyi suhuletle ibka için demiştir ki, mütarekenamenin imza olunduğu 30 ekim 1334 (1918) tarihinde çizdiği hudut, hududumuz olacaktır. Vatanımızın hududu olacak bu hududu ihtimal teferruatıyla bilmeyen arkadaşlarımız vardır. Yeniden fazla teferruata girmemek için şu suratte izahat vereceğim: Şark hududu Elviye-i Selase'yi dahil ederek tasavvur buyurunuz. Garb hududu Edirne'den bildiğiniz gibi geçiyor. En büyük tebeddülat cenub hududunda olmuştur. Cenub hududu İskenderun cenubundan başlar. Halep'le Katıma arasında Cerablus köprüsüne mühtehi olur bir hat ve şark parçasında da Musul vilayeti, Süleymaniye ve Kerkük havalisi ve bu iki mıntıkayı yekdiğerine kalbeden hat. Efendiler, bu hudut sırf askerî mülahazat ile çizilmiş bir hudut değildir. Hudud-u millîdir. Hudud-u millî olmak üzere tespit edilmiştir. Fakat bu hudut dahilinde tasavvur edilmesin ki, anâsır-ı saire-i İslamiye vardır. işte bu hudut memzuç bir halde yaşayan bütün maksatlarını bütün manasıyla tevhid etmiş olan kardeş milletlerin hudud-u millisidir (Hepsi İslamdır, kardeştir sesleri)." (2)

Görüleceği üzere hedefler gayet açıktır. Elviye-i Selase (Kars, Ardahan, Batum) vatanın bir parçası mütâlaa edilmektedir. Güneydeki durum ise gayet net bir şekilde açıklanmıştır. Hatay'ın güneyinden doğuya doğru çizilen ve Musul, Süleymaniye ve Kerkük'ü içine alan bir sınır. Dikkatimizi çeken bir diğer nokta, buralarda Türklerden başka diğer bazı Müslüman unsurların yaşadığı yerler, milli birlik ve beraberlik ruhu içinde "vatan" olarak, Türkiye'nin tabiî bir parçası olarak mütâlaa edilmiştir. Zaten tabiî sınır da budur. Değilse kontrolü fevkalâde güç, hatta imkansız olan sarp dağların tepesinden geçen bir sınır sun'î bir sınır olur.

Prof. Dr. Tahsin Banguoğlu'nun Türk Edebiyatı Dergisi'nin Ekim 1987 sayısına yayınladığı bazı belgeler(3), Atatürk'ün güney sınırımızla alakalı Misak-ı Millî'nin hedeflerini daha da açıklıkta hatta daha geniş bir şekilde ortaya koyuyor. Bunlardan birincisi şudur: Mustafa Kemal Paşa TBMM açıldıktan sonra Hatay'dan kaçmış ve Adana'da kurtuluş cemiyeti olan Tayfur Sökmen Bey'den bir mektup alır. Tayfur Bey sormaktadır :

"Sancak (Hatay) Misak-ı Millîye dahil midir?"

Mustafa Kemal'in verdiği cevap,

"Türklerin yaşadığı her yer, Misak-ı Millî'ye dahildir." İkinci belge, kendisine Berlin'den mektup yazan Talat Paşa'ya verdiği bir cevaptır. Burada Mustafa Kemal Paşa aynen şöyle diyor : "Türkçe ve Kürtçe konuşulan bütün vilayetlerimiz bizim olacaktır."

Tabiî, Atatürk'ün bu sözlerini zamanın şartları ve imkanları ölçüsünde mütâlaa etmek gerekir. Şartların elverdiği oranda Mustafa Kemal Paşa, zulme uğramış bir milletin en tabiî haklarını barış prensibi içinde sağlamayı amaçlamış idi. Nitekim Misak-ı Millî'nin güney sınırlarımıza yönelik hedeflerinden Hatay, Atatürk'ün barışçı siyaseti ve sulh formülleri içinde ana vatana katılmıştır. Atatürk Hatay'ın ana vatana katılışını göremedi, ömrü buna kâfî gelmedi ama Hatay, tamamiyle Atatürk'ün barışçı yüksek siyasetinin bir neticesi olarak Türk milletine bir armağanıdır.

Üç sancak Kars, Ardahan ve Batum ile ilgili Misak-ı Millî'nin hükümlerine gelince: Barışçı yolların denenmesinden sonra bir sonuç alınamayınca TBMM reisi sıfatıyla Mustafa Kemal 20 Eylül 1920' de 15nci Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa'ya Kars üzerine hareket emrini verdi(4). 30 Ekim'de Kars Ermenilerden alındı(5).

Öte yandan Gürcülerin elinde bulunan Ardahan ve Artvin'in alınmasında öncelikle sulh yolları denenmiş, nitekim 23 Şubat 1921'de Gürcülerin bu teklifi kabul edip çekilmeleriyle Misak-ı Millî'nin Ardahan ve Artvin'e yönelik hedefleri de sulh içinde gerçekleşmiş oluyordu. Takip eden günlerde Ahıska, Batum ve Nahcıvan'da Türk hakimiyeti kuruldu ve bu hakimiyetin devamı hususunda Millî Mücâdele'nin önde gelen kahramanlarından Mustafa Kemal Paşa'nın yakın arkadaşı Kazım Karabekir Paşa'nın fevkalâde gayretleri oldu(6). TBMM'nin 21 Mart 1921 tarihli gizli oturumunda Batum'un Misak-ı Millî içinde yer aldığı, her ne suretle olursa olsun Türkiye sınırlarında kalması gerektiği hususunda başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere diğer mebusların pek hararetli konuşmaları oldu(7). Fakat ne yazık ki, Bolşevik Rusya'nın da işe müdahalesiyle 16 Mart 1921 Moskova Antlaşması'yla Batum Gürcistan'a bırakılmış ve Nahcivan da Türkiye dışında kalmış idi.

DİPNOTLAR

 (*)    Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı'nca personelin kültürel gelişmelerinin artırılması amacıyla düzenlenen faaliyetlerden olarak 30 Nisan 1992 tarihinde Konya Orduevi'nde verilen konferanstır. (Silahlı Kuvvetler Dergisi Temmuz 1992 sayı: 3334de yayınlanmıştır.)
(**)S.Ü.Eğitim Fakültesi Tarih Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı, Atatürk Araştırma Merkezi Bilim Kurulu Üyesi.
(1)     Misak-ı Milli'nin tam metni için bk., Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi 17 Şubat 1336 in'ikadı. ATASE Bşk.lığı Arşivi; Klasör 21, Dosya 1336/6, Fihrist 2, 2-5:9.
(2)     TBMM Zabıt Ceridesi : c. I, Üçüncü Baskı, Ankara, 1959, s.16.
(3)     Tahsin Banguoğlu : "Milli Misak ve Lozan", Türk Edebiyatı, Ekim 1987, s.7-9.
(4)     Kazım Karabekir; İstiklal Harbimiz, İstanbul, 1988, s.847.
(5)     a.g.e.; s.856.
(6)     Bu konuda geniş bilgi için bk., K. Karabekir, a.g.e., s.884-905.
(7)     TBMM Gizli Celse Zabıtları; c.I, ankara, 1985, s.446-457.

http://farabi.selcuk.edu.tr/suzep/tarih/ders_notlari/guz_yariyili/bolum_12/bolum12_makaleler.html

Ek not: Brest Litowsk Antlaşması'ndan sonra, Osmanlı İmparatorluğu 1878'de Ruslar'a kaybettikleri Batum, Kars, Ardahan'ı, plebisit yapılarak elde etme hakkını kazandı. Türk ordusu Nisan-Temmuz 1918 arasında Batum'dan Bakü'ya kadar olan yerlere girdi. Osmanlı Devleti buraları ele geçirir geçirmez Elviye-i Selase'de (Batum, Kars, Ardahan) plebisit yaptırdı. 14 Temmuz'da yapılan plebisitte 87.084 kişiden 84.124'ü Osmanlı Devleti lehinde oy kullandı. 


--------------------
..
05.09.2006 1:59:34 PM
   
q

     

Foruma Açılan son 5 konu
Açan
Forum istatistikleri
Gürcü Kavramı..
Tarihi ve Sosyolojik Olarak Türk Kavramı..
Lozan Andlaşmasına Göre Azınlık ve Türk ..
Anayasalara Göre Türk Kavramı..
Yeni Osmanlıcılık ve Acaristan..
admin
admin
admin
admin
artvinli
Forumdaki 7 Kategoride 19 Forum var , Bu forumlara açılan 63 Konuya 111 Cevap yazıldı..
Kimler Bağlı :  Bağlı üye yok..
İyiki Doğdun : karasuli , sharp , fat0s_ , dosteli59 , emin , citraz , grcyask , kirmizi55 ,Nice yıllara..

2004 © Copyright GAMARCOBA.COM
< Teşekkür WeBCaKaLi.AspSitem 1.8 >