Ana sayfa

Kültür&Edebiyat

Düşünce&Yorum

Haber&Kritik

Linkler

Sizden Gelenler

Ziyaretçi Defteri

Müzik

Forum

Dosyalar

Video

Üyeler

English qarTuli

İletişim
Bugün : 2 Mayıs 2024   
 
 
Forumdaki Son cevaplar : Anayasalara Göre Türk Kavramı..(admin) Gürcü Kavramı..(-) Tarihi ve Sosyolojik Olarak Türk Kavramı..(-) Lozan Andlaşmasına Göre Azınlık ve Türk ..(admin) Yeni Osmanlıcılık ve Acaristan..(-) Cami-Kilise Onarım Anlaşması ve Kartvel ..(-) Sarı Gelin, Gürcü Kralının Kızı..(-) Artvinin Rus, İngiliz ve Kartvel İşgalin..(artvinli) E Harfi..(-) D Harfi..(-)
Giris Yapınız veya Hala üye değil misiniz ?
Kullanıcı Adı : Şifre : Hatırla :

      [ GAMARCOBA.COMForum ] [ Diğer Tarihi Bilgiler ] [ Bir Sınır Hikayesi: “Özgürlük Güneşinin Yansımadığı Yurt, Cehennem Gibidir” ]           
aliarslan
[Yönetici]



MSN : Yazmamiş
Yaş : 48
Mesaj sayısı : 70
Giriş sayısı : 276
  Üç kıtaya yayılmış Osmanlı’nın devamı, mirasçısı olarak bugünkü sınırlara sahip ülkemizde, sınırların belirlenmesi sürecine ilişkin birçok yaşanmış hikaye anlatılır, değişik portreler çizilir. Uzun yıllar aynı ülkenin (Osmanlı) topraklarında birlikte yaşamış, hayatını buna göre şekillendirmiş halklar, savaşlar sonucunda ortaya çıkan tabloda çeşitli nedenlerle ayrı kalmışlardır.

 Bu yeni durumda kimi halklar kalan topraklara göç etmiş, kimi ise bulunduğu yeri yurt kabul ettiği için veya başka çaresi olmadığı için ya da birtakım propagandalara aldanarak ayrı düşmüşlerdir. Bir taraf daha düne kadar su ihtiyacını karşıladığı çeşmesinden, diğer taraf hayvanlarını otlattığı yaylasından ayrılmıştır. Bu sınır hikayeleri zaman zaman filmlere de konu olmuştur. Örneğin Kemal Sunal ve Metin Akpınar’ın rol aldığı Propaganda Filmi, Güneydoğu sınırının çizilmesiyle ilgili hikayelerin, traji-komik bir anlatımından başka bir şey değildir.

 Benzer hikayelerin, diğer sınırlarımız, bu arada Kuzeydoğu sınırımız bakımından da mevcut olduğu kuşkusuz… Aşağıdaki (çeviri) yazı da bu sınırımızla ilgili. Ancak karşı tarafta kalanların bakış açısıyla… Artvin’in sınırdaki yöresi veya vadisi Macahel (Camili) ile ilgili olan yazı, Tiflis’teki Kafkasoloji Enstitüsünün, Kartça çıkan dergisinde, kaynak belge olarak yayınlanmış. Macahel vadisi, 18 köyden oluşuyor ve sınır belirlemesi sonucunda (ki bu konuda halkın tercihleri rol oynamış) 6 köy bu tarafta, 12 köy diğer tarafta kalıyor. Kişisel hatıra aktarımı şeklindeki yazıda Macahel’in bir arada olduğu dönemdeki yaşam tarzı ve özellikle bölünmenin gerçekleşmesinden sonra karşı tarafta yaşananlar, komünist yönetim, göç etme, geriye dönme konuları nispeten objektif bir şekilde anlatılıyor ve sonuçta özgür olmayan topraklarda, orasını “yurt” kabul ederek kalmadan duyulan pişmanlık, veciz bir şekilde vurgulanıyor.

    Sanırım zamanıdır…(me gonia droa)

 İyi hatırlıyorum o mutlu dönemi, Macahel vadisi bir aradaydı ve o zamanki Gürcistan düzenlemesine tabiydi (?). Karçhal’ın dağları kayalıktır, burada halk ancak küçükbaş havyan yetiştirebiliyordu, yaşamı da fena değildi. Bizim köyün Karçhal dağının karşı tarafında yazlık yaylalarımız vardı, ki oradan avuç içinde gibi Şavşat ve Ardanuç’un yüksek yerleri görünüyordu. Maalesef 1921-1922 yılları geldi ve Macahel’in büyük bölünmesi gerçekleşti, o yaylalar ile altı köy Türkiye tarafında kaldı. Bu pakt (anlaşma) iki tarafı büyük bir düzensizliğe gark etti. Kavtaret köyünün halkı bir şekilde Gürcistan’ın sınırlarına girmeyi becerdi, fakat yaylaları kaybettiler. O zaman kimse tahmin etmiyordu, yeni düzenin bu kadar kanlı olacağını…

 Yıllar geçiyordu, belaya bela ekleniyordu, vergilere vergi. Örneğin her üç ayda bir et vermemiz gerekiyordu, beslenen hayvanlara göre yağ, yün, ipek ve tütün. Buradan halk gümüş para alıyordu. Bu desteği de aldılar ve parayla borçlandırdılar. Buradaki halk dehşete düştü ve Sovyet iktidarına şüpheyle bakmaya başladı.

 1935-1937 yıllarında bize kolektif düzen geldi ve halktan topraklarını tamamen aldılar:

 Toprağı zorla aldılar

Kolektiflere verdiler

Halkı köleye-esire çevirdiler

Kazakistan’a da sürdüler

 Kavtaret köyünde kim kendi isteğiyle Gürcistan sınırlarında kaldıysa, daha o zaman altı kişiyi yakaladılar ve kurşuna dizdiler. Sonra tüm köyü kaldırdılar ve Orta Asya yolunu gösterdiler. Şansına Gorgazet ile Sapikriyet ayrıldı. Birçok Gürcü merhametsizce öldü yabancı topraklarda ve geriye dönmek mümkün olmadı. Bu üç köy bugün de boşalmış vaziyettedir. Askerlerle birlikte kendi evimi buldum, dikenler-otlar her şeyi örtmüştü, fevkalade içim koptu.  Bizim ocağımız (ailemiz), gerçekte o zaman sürülmemişti, ama devamlı korku içinde olmaktansa, karşı tarafa geçmeyi seçtik ve hayatımızı da koruduk. Bu 8 Eylül 1939’da oldu.  

 Ondan sonra uzun bir süre geçti. Ben tekrar yurduma geri döndüm. Birçok şey iyi yönde değişmişti, halk da biraz nefes almıştı, fakat kolektife herkim bulaşmışsa.  Yani bu olduğu sürece, köylünün belini doğrultması yazılı değil. Gerçeğe önce bakalım ve köylünün kendi malvarlığını istemesine yol verelim. Bugün ne oluyor:

 “Çoktan ısındı, soğuk yok,

İlkbahar gelmiş,

Kolektifler renk değiştirmiş,

Ticari olmuşlar

Herkes teyakkuz halinde

Geri kalan ileri gidiyor

Bu kolektifi niye bozmuyorlar

Bunu bir anlatsana!

 Sanıyorum, zamanıdır, boşalmış köylere bakalım, ayağa kaldıralım, canlandıralım. Ama bu gerçekleştirilemez, ta ki önce köylülerin toprakları, kendi özel mülkiyetlerine geçirilmezse ve bu lanetlenesi kolektif yaşam tarzı bunu vermez.

 Otuz yedi yıl yabancı diyarda yaşadım. Nerdeyse bulduğumuz herhangi bir yerde yaşam kurduk, güçlendik, kuvvetlendik, öküz-inek edindik, kendimize ait çiftçilik yaptık ve böylece nefes aldık. Türkiye’de kolektifliğe geçiş düşüncesi yok, özgürce yaşıyorlar, herkes elinden ne geliyorsa yapabiliyor. Gurbette her şeye sahiptik, yurt dışında. Bu sevgimiz 18 kişiyi geri döndürdü. Ama neye yarar, evlatlarımı komünist diktatörlüğe katamadılar ve on sekizden on dördü tekrar yurtdışına sürüldü.

 Şimdi düşünüyorum da yurt dahi cehennem gibi olur, eğer ona özgürlük güneşi yansımıyorsa.

 İbrahim Goradze.

 Amiran Dergisi, 2005.


--------------------
Ali Arslan
20.09.2006 2:51:17 PM
   
q

Mepe
[Yeni Üye]



MSN : Yazmamiş
Yaş : 50
Mesaj sayısı : 4
Giriş sayısı : 19

Aynı tarihlerde Türkiye de SSCB den farklı değildi.

Aynı tarihlerde Türkiye de de Türkiye Halkından alınan Varlık Vergisinden, Tahsildarların Köylünün ahırından öküzünü, ineğini almasından, Devrim Kanunlarının Yerleştirilmesi sırasında yapılan provokasyonlardan, Dine Savaş açan bir resjimden, Menemen de katledilenlerden, İstiklal Mahkemelerinin Türkiyenin her tarafında astığı, öldürdüğü katlettiği insanlardan, Devrim Kanunlarına Muhalefetten hapislerde süründürülenlerden, Türkiye Halkının 1960 yılına kadar yoksulluk içinde olduğundan, Çarıkla gezdiğinden de Bahsetmelisiniz...

 

Bu yazıyı yazan

Hakan Canpolat

GamarCoba İnternet Sitesi

2007


--------------------
Mepe
25.01.2007 4:50:55 PM
   
qT
X

aliarslan
[Yönetici]



MSN : Yazmamiş
Yaş : 48
Mesaj sayısı : 70
Giriş sayısı : 276

Sn. Mepe, yukarıdaki yazı, belirtildiği gibi Gürcistanda yayınlanan bir dergide yayınlanmıştır. Komünist dönemde insanların yaşadığı zulmü sergileyen, karşı tarafı tercih ettiği için kurşuna dizilen, toprakları ellerinden alınan, köleye çevrilen insanların dramını anlatıyor. Bu, bir kaynak belge olarak yayınlanmış, Kartveller tarafından. Yani Kartveller bile bu yaşananları onaylamıyor, savunmuyor. Bundan ders çıkarılması için bunu yayınlıyorlar. Siz kalkmış, sırf savunmak adına, kurtuluş savaşından yeni çıkmış, yıkılmış, yakılmış, yağmalanmış bir ülkenin küllerinden yeni bir devlet ve rejimin kurulmasıyla bunu karşılaştırıyorsunuz.

Kaldı ki karşılaştırma bile doğru ve denk değil. Türkiye'yi kuranlar zaten bu ülkede yaşayanlardı. Bazı yanlış uygulamaların olmasının, yukarıdaki yazıda belirtilen yurt kavramı ile ilgisi yoktur. Oysa orada Komünist Rusyanın işgali, kendi rejimini getirmesi, insanların topraklarını ellerinden alması, kendi toprağında köleye çevirmesi, kendi rejimlerine uymayanları yurtlarından sürmesi vb. yani kendi yurdunda insanları köleliğe mahkum etmesi söz konusu.

Günümüze geldiğimizde, Türkiye yaşadığı bazı yanlışlara rağme belli bir refah seviyesine ulaşmıştır. Komünist yönetimde ezilen Gürcistan halkı ise ancak özgürlüğü ile birlikte, yani kendi hesabına, kendi toprağı için çalışmaya başladıktan sonra, orayı gerçek anlamıyla yurt olarak görmeye başladıktan sonra yeni yeni birşeyler yapabilmektedir. Bu bile yaşanan olayların farklılığını gösterir.     

 Olayın bir de sınırların belirlenmesinde, kendi ülkeleri olan Osmanlının devamı Türkiye yerine, Rus-Kartvel propagandalarına aldanarak veya başka düşüncelerle ya da imkansızlıklarla karşı tarafı tercih etme boyutu var. Yazıda asıl önemlisi de budur zaten. Propagandaya aldananların veya bu propagandaya katılanların acı sonunu göstermesi açısından iyi bir örnektir. Yazıda belirtildiğine göre, belki de ihanet ederek karşı tarafı tercih edenlerden 6 kişi yakalanıp kurşuna dizilmiştir, diğerleri başka yerlere sürülmüş veya mevcut yerlerinde başkaları hesabına köle gibi çalışmak durumunda kalmışlardır. Yurdu yurt yapanın ne olduğunu anlamak açısından asıl düşünükmesi gereken budur. Zaten yazıda da bu mesaj verilmektedir. 


--------------------
Ali Arslan
26.01.2007 3:32:09 AM
   
qT
X

[1]
     

Foruma Açılan son 5 konu
Açan
Forum istatistikleri
Gürcü Kavramı..
Tarihi ve Sosyolojik Olarak Türk Kavramı..
Lozan Andlaşmasına Göre Azınlık ve Türk ..
Anayasalara Göre Türk Kavramı..
Yeni Osmanlıcılık ve Acaristan..
admin
admin
admin
admin
artvinli
Forumdaki 7 Kategoride 19 Forum var , Bu forumlara açılan 63 Konuya 111 Cevap yazıldı..
Kimler Bağlı :  Bağlı üye yok..
İyiki Doğdun : agarta , ali_emre94 , chemopatarav ,Nice yıllara..

2004 © Copyright GAMARCOBA.COM
< Teşekkür WeBCaKaLi.AspSitem 1.8 >