Diğer taraftan Gürcistan’ın Cavahet bölgesinde 200 bin civarında Ermeni yaşamakta ve bu topluluk son dönemlerde bölge devletlerinin ilişkilerini enfekte edecek düzeyde faaliyetler içinde bulunmaktadır. Acaristan’ın varlığı bu etnik gelişmeleri kontrol etmek bakımından da ayrıca önem taşımaktadır.

Gürcistan ABD ve RF arasında bir mücadele alanı haline gelmektedir. Türkiye kendi siyasi ağırlığını bu güçlere hissettirdiği ölçüde bu bölgenin denge unsuru olabilecektir.


ACARİSTAN VE ASLAN ABAŞİDZE

Acaristan Türkiye’nin Gürcistan, kuzeydoğu Hazar havzası ve ötesi ile bağlantı noktasıdır. Gayr-ı menkul değeri itibariyle yerküre üzerinde Türkiye açısından Acaristan kadar jeo-stratejik değer ihtiva eden çok az yer vardır.

Üstelik bu özerk Cumhuriyet’te Türk Milleti’ne dost, Türkiye’de Acaristan’daki nüfustan daha çok akrabalarının yaşadığı insanlar yaşamaktadır. Batum, pek çok bakımdan bizim tarihimizdir ve Osmanlı’dır.

Yine ayrıca, Acaristan Özerk Cumhuriyeti’nin başında Cumhurbaşkanı Aslan Abaşidze bulunmaktadır. Aslan Abaşidze, ruhen Türkiye’ye “muti” bir insandır ve Türk çıkarları ile kendi çıkarlarını aynı düzlemde görmektedir. Esasen, aile kökleri yüzyıllar öncesine uzanan ve o coğrafyada her zaman etkili,itibarlı ve yöneten bir aile olmuş olan aristokrat Aslan Abaşidze ailesine mensuptur. Bu temiz kanlı asil aile, her zaman Türk milletine dost olarak kalmıştır ve esasen kendilerini Türk Milletinin bir parçası olarak görmüşlerdir.

Aslan Abaşidze, bulunduğu coğrafyadaki güç dengelerini zekice ve ustaca kullanarak Acaristan’ın çıkarlarını korumaya çalışmaktadır. Ancak, Acaristan belki de tarihinin en sıkıntılı günlerini yaşamaktadır. Aynı şekilde Aslan Abaşidze’nin tasfiyesine dönük niyetler açıkça ifade edilmeye başlanmıştır.

Türkiye, bu gelişmeleri görmezden gelemeyeceği gibi hiçbir şey yapmadan da duramaz. Türkiye hiç vakit geçirmeden ABD-Rusya ve Gürcistan Yönetimi nezninde en yüksek seviyede ve en açık bir biçimde meseleyi tezekkür etmelidir ve Aslan Abaşidze’nin güvenliğini konsolide etmelidir.

TÜRKİYE’NİN YAPMASI GEREKENLER

1-Türkiye Gürcistan’ın toprak bütünlüğüne ve iç istikrarına verdiği önemi ifade eden politikalarına ısrarla devam etmelidir.

2-Kars 1921 Anlaşması’nın Türkiye’ye özellikle Acaristan konusunda müdahale hakkı verdiği gerçeğini açık ve kesin bir dille taraflara ifade etmelidir.

3-Acaristan’ın varlığı ve seçimle gelmiş olan mevcut yönetimi üzerinde oluşturulacak herhangi bir baskı ve yıldırma politikasından Türkiye’nin rahatsızlık duyacağı Gürcistan yönetimine ifade edilmelidir.

4-Cavahet bölgesindeki Ermeni faaliyetleri gözlenmeli ve bu hareketlerin siyasi hedeflerini köreltici tedbirler düşünülmelidir.

5-Acaristan’a ve Acaristan yönetimine, hem sahip çıkıldığını gösterecek hem de itidal tavsiyesinde bulunacak siyasi heyetler gönderilmelidir.

6- Mihail Saakaşvili’nin önümüzdeki günlerde yapacağı Türkiye ziyareti, yukarıda ifade edilen hususları içerecek şekilde değerlendirilmelidir.

SONUÇ

Şevardnadze bir açıklamasında “Gürcistan Rusya’nın güneyi değil Türkiye’nin kuzeyidir” demişti. Bu tarihi açıklamadan çıkarılacak en doğal sonuç Kafkasya’nın ve özellikle Gürcistan’ın (tabi Acaristan’nın)Türkiye açısından yaşamsal öneme sahip olduğu gerçeğidir.

Türkiye dünyanın her bölgesinde milli çıkarlarını maksimize etmelidir. Özellikle Kafkasya’da gücü ve nüfuzu artmış bir Türkiye’nin bölge gücü niteliğini tahkim etmesi yanında bölge barışı açısından da çok değerli bir rolü olacaktır.

Türkiye bu bölgede barış ve istikrar istemektedir. Türkiye’nin işine gelen budur.Çünkü bu bölgede, özellikle Gürcistan’da Acaristan merkezli bir karışıklık Türkiye’nin vatandaşları arasında önemli bir yekun tutan Gürcü vatandaşlarını rahatsız edecek ve sorun Türkiye’ye taşınacaktır. Türkiye buna müsaade edemez ve etmemelidir.

Diğer taraftan Kafkasya’da siyasi ağırlığını arttırmış, olayların yönünü tayin eden ve ayrıca tarihi yükümlülüklerinin ve angajmanlarının arkasında duran bir Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya’ya Türkiye üzerinden açılmak gibi stratejik bir arayışın içinde olan Avrupa Birliği açısından da son derece değerli bir devlet haline gelecektir.

Tarihin bize bıraktığı pozitif mirası ve yine tarihin bize yüklediği düzenleyici misyonu gereklerini eksiksiz yerine getirerek korumalıyız.

http://www.politikamerkezi.org.tr