Yazar: Erdoğan ILGAZ
Global Yorum İnternet Dergisi / eilgaz@globalyorum.com
Bugüne kadar Ahıska Türklerinin haklı ve onurlu mücadelesi ile “Milli Dava” halini alan Ahıska Türklerinin Ana Vatanlarına Dönüşleri, Gürcistan hükumetinin Avrupa Konseyine taahhüdü çerçevesinde çıkardığı “Geri Dönüş Yasası” ile Ahıska Türkleri için bir “Sınav” niteliği kazanmıştır.
Yıllardır haksız yere sürgün edildikleri topraklara dönebilme uğruna çaba sarf eden, Ahıska’yı şiirlerinde, şarkılarında, masallarında ve hatta irade dışı olan rüyalarında ana konu olarak belirleyen Ahıska Türkleri için tarihi fırsat nihayet ortaya çıkmıştır. Ahıska’nın ne kadar “Vatan” ve önemli olduğunu ispatlama süreci başlamıştır ve bunu ispatlayacak olan da Ahıska Türklerinin kendisidir. Bu nedenle, şeref ve namus meselesi olan tarihi dava Ahıska Türkleri için bir büyük sınav haline dönüşmüştür. Bu sınav; “Vatan/Ahıska” konusunda Ahıska Türklerinin samimiyet sınavıdır.
Gürcistan’ın çıkardığı Geri Dönüş Yasası’ndaki olumsuzluklar, dünyanın dört bir yanına dağıtılmış olan Ahıska Türklerinin organizesi, Gürcistan’da yaşanan kötü ekonomik koşullar, bölgedeki Ermeni varlığı gibi hususlar kafaları karıştırmaktadır.
Ahıska Türkleri bugüne zaten zor koşullarda yaşamadı mı?, Ana vatana dönüş için birçok eziyeti göğüslemedi mi?, O zaman, dönüş için ilk defa açılan bu yoldaki küçük engeller bahane edilerek bu imkandan istifade edilmeyecek mi?, Tabi ki edilecek ve edilmeli. Zira, ana vatanın yerini hiçbir toprak parçasının tutmadığını dünyada Ahıska Türklerinden daha iyi bilen bir toplum bulunmamaktadır.
Şüphesiz “Göç” tahmin edilebilir bir çok toplumsal problemleri içermektedir. Ancak burada dikkate alınması gereken;
- Gürcistan’a dönüş Ahıska Türkü için bir “Milli Dava”dır.
- Ahıska Türkleri, dağılan Sovyet coğrafyası dışında da gittikleri topraklara Ahıskanın verimini taşımış halk olarak göç tecrübesine belki de fazlasıyla sahiptir.
- Ahıska Türklerinin Gürcistan’a göçü; sürgün edildikleri, Vatan olarak gördükleri topraklara geri dönüşleridir.
Ayrıca şunu da unutmamak gerekir ki; Gürcistan geçmişteki totaliter/zorba rejimin ve karanlık bir dönemin ayıplarını temizleme fırsatı yakalamıştır. Türkiye-Gürcistan ilişkileri ise bu fırsatın iyi değerlendirilmesi için uygun bir atmosfer oluşturmaktadır. Ahıska Türkleri dağıtıldıkları her ülkede kanıtladıkları gibi, gelecekte de Gürcistan ile Türkiye arasında iyi komşuluk ilişkilerinin çimentosu ve bir köprü vazifesi üstleneceklerdir.
Gürcistan’daki Ermeniler konusuna gelince; Bu ülkedeki Ermeniler Cevahat’de yoğun olarak yaşamaktadır ve Ahıska sadece Cevahat’ten ibaret değildir. Kaldı ki, nihai hedefleri vatan toprağına dönmek olan Ahıska Türklerinin Ermeniler veya başka bir millet ile meselesi de yoktur, olamaz.
Milli davada geri dönüş fırsatının yakalandığı bu süreç çok hızlı işlemektedir ve başvuruda bulunmak için 6 ay gibi az bir zaman kalmıştır. Başka bir deyişle, “Vatan” konusunda Ahıska Türklerinin samimiyet sınavı süresiz değil tam tersine kısa sürelidir.
Ahıska Türklerinin; yıllardır her platformda haklı olarak dile getirdikleri “Ana Vatana Dönüş” taleplerinin test edilmesi anlamına da gelen bu tarihi sınavda başarısız olmaları halinde, geçmişte yürekleri titreten şekilde dile getirilen “Vatan” kavramının gerçekte Ahıska Türkü için ne anlam ifade ettiği de anlaşılacaktır. Ancak o zaman hiçbir Ahıska Türkü, içerisinde yer aldığı grup, ülke, toplum nezdinde şimdi olduğu gibi başı dik duramayacak, “Vatan” konusunda başarısızlığın ezikliği ile yaşamaya mahkûm olacaktır.
Öte yandan, geri dönüş için müracaat edilmesi halinde, halen yaşanan ülkelerde elde edilen hakların kaybedileceği gibi yanlış bir anlayış ve propaganda da yapılmaktadır. “Vatan” için gerekirse birçok şeyden vazgeçilebilir. Ancak, bu yaklaşım gerçeği yansıtmamakta ve Ahıska Türklerinin ana vatanlarına dönüşlerini istemeyen ülke, grup ve kesimlerin ekmeğine yağ sürmektedir.
Sonuç olarak, ya başkaları tarafından yurt edinilmeye çalışılan tarihi Ahıska yurdunun gerçek sahiplerine iadesi anlamına gelen bu fırsat değerlendirilecek, ya da ana vatana uzaktan ağıtlar yakan ve kendi yurdunda başka milletlerin at koşturmasına izin veren bir halk olarak tarihe geçilecek.